BURSA NOTLARI, Eylül 1997


Bursa’ya otuz yıldanberi birkaç defa gidip geldik, ama ziyaret notları tutmamışım. Bir başka zaman yazarım demiş olmalıyım.  Bursa’yı İstanbul, Edirne, Konya gibi hakkıyla yazmak ve anlatmak mümkün değil. Her semti görülesi,  her izi öpülesi şehir. Teberrüken birkaç satırla da olsa hatırlayalım.
Bursa’nın adının da, kuruluşunun da efsaneleri var. Halk arasında meşhur olan yeşilin, tabiatın en güzel örneklerini sunan bu beldeyi gören vaktin sultanı “Cennet Burası” demiş. Kulağı ağır işiten ihtiyar veziri, sultanın sözünü “Cennet Bursa” diye anlamış!
Osman Gazi (rahmetullahi aleyh) on yıl muhasara etmiş, Bursa düşmeyince genç şehzadesi Orhan beye fetih gerçekleşince buraya defnedilmesini Vasiyetnamesinde bildirir. Osmanlı Sultanlarının altı asır düstur edindiği o tarihî vasiyetnamenin özü şöyle:[1]
“Allahü teâlânın emrlerine muhâlif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini islâm ulemâsından sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itâ’at edenleri hoş tutasın!
Askerine in’âmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et! Ulemâya ri’âyet eyle ki, ahkâm-ı islâmiyye işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilm ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster!
Askerine ve malına gurûr getirip, islâmiyyet ehlinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allahın dînini yaymakdır. Yoksa kuru kavga ve cihângirlik davâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır.
Dâimâ herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksânsız gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum.”
Kuşatma iki yıl daha sürer ve Bursa fethedilir, Osman Gazînin çürümemiş cesedi Söğüt’ten getirilerek şimdiki Gümüş Künbed’e defnedilir. Bursa asıl kimliğini Orhan Gazi (rahmetullahi aleyh) tarafından fethedilişinden (m.1326) sonra kazanır. Evliya Çelebi’nin ağzından dinleyelim[2]: “Rüyamda peygamber efendimizi (sallalahü teâlâ aleyhi ve sellem) gördüğümün ertesi günü sabahleyin Gedikpaşa semtindeki eski dostum olan Okçu Ahmed Çelebi’nin evine gittim. Gördüm ki büyük bir hazırlıkla Bursa şehrine gitmeye karar vermiş. Bana, ‘Kardeşim Evliya! Gel seninle yoldaş olup beş on gün için eski pâyitaht olan Bursa şehrini görüp gezelim. Belki mahzun gönlümüz şâd olur. Orada Osmanlı padişahlarının mezarlarını ziyaret ederiz. Hele Emir Sultan Hazretleri’nin türbesine yüz sürüp gönlümüzü aydınlatalım…’ deyince içime bir ateş düştü. Hemen kabul ettim. Orada bulunanlar ‘uğurlu olsun, sağlıcakla dönmek kısmet olsun…” diye dua edip, Fatiha okudular. Ben de hemen 20 arkadaşla Eminönü’ne gelip bir Mudanya kayığına bindim…”
Bursa’da Osman Gazi, Orhan Gazi, Sultan Birinci Murad, Yıldırım Bayezid Han, Çelebi Sultan Mehmed, Sultan İkinci Murad hanlar yatmaktadır. Rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn. Ayrıca Bursa âlimler - velîler beldesidir.
En tanınmış ve ziyaret edilen yer Emir Sultan Cami ve türbesidir[3].
Emir Sultan aslen Buhâralı olup, asıl adı Emir Muhammed Buharîdir (rahmetullahi teâlâ aleyh). Aldıkları ilâhî emir üzerine Mekke’ye, sonra Medine’ye giderler. Orada yerleşmek isterken gördükleri rüyâ üzerine yola çıkıp Bursa’ya gelip yerleşirler. Tefsir, hadîs, kelâm ve tasavvufta pek ileri imişler. Kerâmetler Sultanı diye de anılmışlar. Yıldırım Bayezid Hânın damadı olurlar ve “Emir Sultan” olarak anılmaya başlarlar. Çok gayret göstermelerine rağmen Timur Han ile Yıldırım Bayezid Hânın savaşmasına mani olamıyorlar.
Hizmetleri ve menkıbeleri o kadar yayılmıştır ki bugün de en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. Osman Gazi/Orhan Gazi Sultanların türbelerini ziyaret edenlerin on katı, Emir Sultan türbesini ziyaret etmektedir. Mülk(Devlet) sultanlığı ile gönül sultanlığı arasındaki nisbet midir desek?
Üftâde Hazretleri, Molla Fenarî, İsmail Hakkı Bursevî, Süleyman Çelebi, Lâmî Çelebi… Rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn…
Yüce Rabbimiz onların derecelerini âlî eylesin, bizleri de şefaatlerine kavuştursun diye dua ediyoruz. …
Bursa’da Ulu Camî’e gitmeden, ortadaki büyük kubbenin altındaki havuzlu, köşeli şadırvanda abdest tazelemeden, namaz kılmadan, okumadan olmaz… Bu Ulu Mâbedin yapılmasını teklif eden Emir Sultan; ilk namazı kıldıran Somuncu Baba(Hamîd-i Aksarayî); ilk cemaati Emir Sultan, Molla Fenârî, Yıldırım Bayezid Han; ilk imamı Süleyman Çelebi, müezzinlerinden birisi Üftade hazretleri…
Muhammed Üftade Hazretleri’nin Ulu Cami için söylediği beyit:
“Ya câmi’al-kebîr ve yâ mecma’alkibâr
Tûbâ limen yezûrüke fil-leyli vennehâr”
“Ey Ulu Cami! Ey büyüklerin toplandığı yer!
Seni gece-gündüz ziyâret edenlere olsun müjdeler!”
Birkaç gün yetmez. Cenâb-ı Hakk tekrar gelmeyi, ziyâretler yapmayı, feyiz ve bereketlere kavuşmayı nasibeyleye. Âmin.


[1] Hüseyin Hilmi Işık;Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye, 2003, 88. Baskı, Hakîkat Kitabevi, İstanbul, s. 1152
Abdülkadir Dedeoğlu; Osmanlılar Albümü. Osmanlı Yayınevi, 1981,  İstanbul, s.33
[2] Mehmet Önder; Şehirden Şehire Anadolu. T. İş Bankası Kültür Yayını, 1995, Ankara, s. 106,
[3] Batı Anadolu ve Rumeli Evliyaları 1. Türkiye Gazetesi Yayınları İstanbul, 2003, s:  93-418 arasında yüzden fazla Bursa âlim ve evliyasının hayatı, eserleri, hizmetleri ve menkıbeleri yer almaktadır.