Bursa’ya
otuz yıldanberi birkaç defa gidip geldik, ama ziyaret notları tutmamışım. Bir
başka zaman yazarım demiş olmalıyım. Bursa’yı
İstanbul, Edirne, Konya gibi hakkıyla yazmak ve anlatmak mümkün değil. Her
semti görülesi, her izi öpülesi şehir.
Teberrüken birkaç satırla da olsa hatırlayalım.
Bursa’nın
adının da, kuruluşunun da efsaneleri var. Halk arasında meşhur olan yeşilin, tabiatın
en güzel örneklerini sunan bu beldeyi gören vaktin sultanı “Cennet Burası”
demiş. Kulağı ağır işiten ihtiyar veziri, sultanın sözünü “Cennet Bursa” diye
anlamış!
Osman
Gazi (rahmetullahi aleyh)
on yıl muhasara etmiş, Bursa düşmeyince genç şehzadesi Orhan beye fetih
gerçekleşince buraya defnedilmesini Vasiyetnamesinde bildirir. Osmanlı
Sultanlarının altı asır düstur edindiği o tarihî vasiyetnamenin özü şöyle:[1]
“Allahü
teâlânın emrlerine muhâlif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini islâm ulemâsından
sorup anlayasın! İyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itâ’at edenleri
hoş tutasın!
Askerine
in’âmı, ihsânı eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma!
Âlemi adâletle şenlendir. Ve Allah için cihâdı terk etmeyerek beni şâd et!
Ulemâya ri’âyet eyle ki, ahkâm-ı islâmiyye işleri nizâm bulsun! Nerede bir ilm
ehli duyarsan, ona rağbet, ikbâl ve hilm göster!
Askerine
ve malına gurûr getirip, islâmiyyet ehlinden uzaklaşma! Bizim mesleğimiz Allah
yoludur ve maksadımız Allahın dînini yaymakdır. Yoksa kuru kavga ve cihângirlik
davâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır.
Dâimâ
herkese ihsânda bulun! Memleket işlerini noksânsız gör! Hepinizi Allahü teâlâya
emânet ediyorum.”
Kuşatma
iki yıl daha sürer ve Bursa fethedilir, Osman Gazînin çürümemiş cesedi
Söğüt’ten getirilerek şimdiki Gümüş Künbed’e
defnedilir. Bursa asıl kimliğini Orhan Gazi (rahmetullahi
aleyh) tarafından fethedilişinden (m.1326) sonra kazanır. Evliya Çelebi’nin
ağzından dinleyelim[2]: “Rüyamda peygamber efendimizi
(sallalahü teâlâ aleyhi ve sellem) gördüğümün ertesi günü sabahleyin Gedikpaşa
semtindeki eski dostum olan Okçu Ahmed Çelebi’nin evine gittim. Gördüm ki büyük
bir hazırlıkla Bursa şehrine gitmeye karar vermiş. Bana, ‘Kardeşim Evliya! Gel
seninle yoldaş olup beş on gün için eski pâyitaht olan Bursa şehrini görüp
gezelim. Belki mahzun gönlümüz şâd olur. Orada Osmanlı padişahlarının mezarlarını ziyaret ederiz. Hele Emir Sultan Hazretleri’nin türbesine yüz sürüp gönlümüzü aydınlatalım…’
deyince içime bir ateş düştü. Hemen kabul ettim. Orada bulunanlar ‘uğurlu
olsun, sağlıcakla dönmek kısmet olsun…” diye dua edip, Fatiha okudular. Ben de
hemen 20 arkadaşla Eminönü’ne gelip bir Mudanya kayığına bindim…”
Bursa’da
Osman Gazi, Orhan Gazi, Sultan Birinci Murad, Yıldırım Bayezid Han, Çelebi
Sultan Mehmed, Sultan İkinci Murad hanlar yatmaktadır. Rahmetullahi teâlâ
aleyhim ecmaîn. Ayrıca Bursa âlimler - velîler beldesidir.
Emir
Sultan aslen
Buhâralı olup, asıl adı Emir Muhammed Buharîdir (rahmetullahi teâlâ aleyh). Aldıkları
ilâhî emir üzerine Mekke’ye, sonra Medine’ye giderler. Orada yerleşmek isterken
gördükleri rüyâ üzerine yola çıkıp Bursa’ya gelip yerleşirler. Tefsir, hadîs,
kelâm ve tasavvufta pek ileri imişler. Kerâmetler Sultanı diye de anılmışlar. Yıldırım
Bayezid Hânın damadı olurlar ve “Emir Sultan” olarak anılmaya başlarlar. Çok
gayret göstermelerine rağmen Timur Han ile Yıldırım Bayezid Hânın savaşmasına
mani olamıyorlar.
Hizmetleri
ve menkıbeleri o kadar yayılmıştır ki bugün de en çok ziyaret edilen yerlerin
başında gelmektedir. Osman Gazi/Orhan Gazi Sultanların türbelerini ziyaret
edenlerin on katı, Emir Sultan türbesini ziyaret etmektedir. Mülk(Devlet) sultanlığı
ile gönül sultanlığı arasındaki nisbet midir desek?
Üftâde
Hazretleri, Molla Fenarî, İsmail Hakkı Bursevî, Süleyman Çelebi, Lâmî Çelebi… Rahmetullahi
teâlâ aleyhim ecmaîn…
Yüce
Rabbimiz onların derecelerini âlî eylesin, bizleri de şefaatlerine kavuştursun
diye dua ediyoruz. …
Bursa’da
Ulu Camî’e gitmeden, ortadaki büyük kubbenin
altındaki havuzlu, köşeli şadırvanda abdest tazelemeden, namaz kılmadan,
okumadan olmaz… Bu Ulu Mâbedin yapılmasını teklif eden Emir Sultan; ilk namazı
kıldıran Somuncu
Baba(Hamîd-i
Aksarayî); ilk cemaati Emir Sultan, Molla Fenârî,
Yıldırım Bayezid Han; ilk imamı Süleyman Çelebi, müezzinlerinden birisi Üftade hazretleri…
Muhammed
Üftade Hazretleri’nin Ulu Cami için söylediği beyit:
“Ya
câmi’al-kebîr ve yâ mecma’alkibâr
Tûbâ
limen yezûrüke fil-leyli vennehâr”
“Ey
Ulu Cami! Ey büyüklerin toplandığı yer!
Seni
gece-gündüz ziyâret edenlere olsun müjdeler!”
Birkaç
gün yetmez. Cenâb-ı Hakk tekrar gelmeyi, ziyâretler yapmayı, feyiz ve
bereketlere kavuşmayı nasibeyleye. Âmin.
[1] Hüseyin Hilmi Işık;Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye, 2003, 88.
Baskı, Hakîkat Kitabevi, İstanbul, s. 1152
Abdülkadir Dedeoğlu; Osmanlılar
Albümü. Osmanlı Yayınevi, 1981,
İstanbul, s.33
[2] Mehmet Önder; Şehirden Şehire Anadolu. T. İş Bankası Kültür
Yayını, 1995, Ankara, s. 106,
[3] Batı Anadolu ve Rumeli Evliyaları 1. Türkiye
Gazetesi Yayınları İstanbul, 2003, s: 93-418 arasında yüzden fazla Bursa âlim ve evliyasının
hayatı, eserleri, hizmetleri ve menkıbeleri yer almaktadır.