ERZURUM, OCAK 2002


Bir inceleme-araştırma çalışması yapmak üzere Erzurum’dayız. Kışın en sert, karlı günleri, gece -20, gündüz -10.
Abdurrahman Gazi Türbesine gitmek istiyoruz. Ama kim cesaret edebilir?
Şöförümüz gideriz dedi ve karlı yollarda vurdu yamaca. Eğerli Dağı (Sığve) yamacına tırmanıyoruz. Yol iki metrelik bir kar koridorunun içinde. Çevremizi göremiyoruz. Hayretimizi fark eden şöförümüz  “siz sağ ve solunuzdaki karı görüyorsunuz. Altımızda sıkışmış bir metrelik daha kar var!” dedi. Yamaçta bir hayli ilerledikten sonra etrafımız açıldı. Erzurum yukarıdan ak tabağa çamur doldurulmuş gibi, gri-kara görünüyor. Günlerdir genzimizi yakan şeyin bu kirli hava olduğunu anladık.
Abdurrahman Gazi Türbesi, yaz günlerinde çok ziyaret edilen yerlerden biri imiş. Hakkında fazla bilgi bulunmuyor. Vaktiyle buralarda bir tekke varmış. Türbe o tekkenin içinde imiş.  Tekkede Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri de türbedarlık yapmışlar. Şimdi gördüğümüz cami Ahmed İzzet Paşa tarafından, sonradan yaptırılmış. Türbeye bu camiden giriliyor. Türbenin giriş kapısı üzerinde l796 tarihli kitabe var. Türbe içinde çok uzun bir sanduka bulunuyor.  Fatihalar okuyup, rûhlarına bağışladık.
Halk arasında, Abdurrahman Gazi’nin, Hazreti Peygamber'in (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) sancaktarı olduğu söylenir.  Yine yaygın bir inanışa göre buraya gelip, Abdurrahman Gazi Türbesini ziyaret etmeden dönenlerin yolu, bir gün tekrar Erzuruma düşer…
1980 yılındaki gezi notlarımı yazmıştım. Orada Abdurrahman Gazi (rahmetullahi aleyh) ziyareti yok. Kimbilir 22 yıl sonra ikinci defa Erzurum’a yolumuz düşmesi bu yüzden.
Allahü teâlâ onlara rahmet eylesin, bizleri de şefaatlerine kavuştursun.