Karaman; 14 Ağustos 1988


1 Muharrem 1409
Dokuz gündür baba ocağındayım. Dostlar, camiler, tanıdık sokaklar…
Hac’dan dönen tanıdıkları ziyaret ettim. Anlatsalar da dinlesem, oralara özlemimi teskin edecek bir hava koklasam diye. Heyhat!
“Minareler,  kubbeler gördük, mezarlıklara gittik, Kâbe etrafında döndük…” diyorlar. Başlarındaki rehber “yapın” demiş, yapmışlar. “Durun” demiş, durmuşlar. “Yatın” deyince yatmışlar, “Kalkın” deyince kalkmışlar. “Şeytana taş atmışlar… Sonra sakal bırakıp Hacı olmuşlar!”
Gönül fizik ve kalıp ötesi anlatışlar, kalb vuruşları duymak istiyor…
Konya’da geçen iki günümüz ferahlamamıza yetti. Sadreddîn Konevî, Şems-i Tebrizî, Mevlâna Celâleddin Rûmî (kaddesallahü sırrehümül azîz) türbelerini ziyâret, dostlarla sohbet, zamanın kararttığı rûhumuzu kasvetten arındırdı.

Eylül 1988
İki yıldır konuşulan program netleşti. Resûl İzmirli kardeşimle birlikte UFİ(Uluslar arası Fuarlar Birliği) kongresine katılacağız. Nasip olursa(inşallah) önce Hindistan’a varacağız. Birkaç gün sonra Endonezya’ya geçeceğiz. Dönüşte Cidde’de inip Umre yapacağız. Programlı bir şekilde okumak ve bu seyahatten azamî istifadeyi sağlamak istiyoruz.
Âdem aleyhisselâmı okudum, İbrahim aleyhisselâmı tekrar okuyorum. Sonra Peygamber efendimizi(sallallahü aleyhi ve sellem) okuyacağım.
Hindistan ve Delhi hakkında bilgi derliyorum. Delhi evliyâlarını (rahmetullahi aleyhim ecmaîn) okuyacağım. Gazneli Mahmud ve Delhi Türk İmparatorluğu kitaplarını ayırdım. Cenâb-ı Hakk tam istifade etmeyi nasip eyleye.
Çocukluk çağı denecek yaşlarımdan beri üç istikamete gitmeyi hayal ederdim; Şam-Bağdad, Buhâra-Semerkand-Taşkent, Mekke-Medîne.
Geçen yıl Allah-ü Teâlâ nasip etti, Bağdad, Kûfe, Necef, Kerbelâ, Medâyin, Samarra’yı ziyâret etmiştik. Şimdi Delhi, Mekke, Medine…
İnşallah diğer yerlerdeki mübarek izlere de yüz sürmek, bereketlenmek nasip olur.