1 Muharrem 1409
Dokuz
gündür baba ocağındayım. Dostlar, camiler, tanıdık sokaklar…
Hac’dan
dönen tanıdıkları ziyaret ettim. Anlatsalar da dinlesem, oralara özlemimi
teskin edecek bir hava koklasam diye. Heyhat!
“Minareler,
kubbeler gördük, mezarlıklara gittik,
Kâbe etrafında döndük…” diyorlar. Başlarındaki rehber “yapın” demiş, yapmışlar. “Durun” demiş,
durmuşlar. “Yatın” deyince yatmışlar, “Kalkın” deyince kalkmışlar. “Şeytana taş
atmışlar… Sonra sakal bırakıp Hacı olmuşlar!”
Gönül
fizik ve kalıp ötesi anlatışlar, kalb vuruşları duymak istiyor…
Konya’da
geçen iki günümüz ferahlamamıza yetti. Sadreddîn Konevî, Şems-i Tebrizî,
Mevlâna Celâleddin Rûmî (kaddesallahü sırrehümül azîz) türbelerini ziyâret, dostlarla
sohbet, zamanın kararttığı rûhumuzu kasvetten arındırdı.
Eylül
1988
İki
yıldır konuşulan program netleşti. Resûl İzmirli kardeşimle birlikte UFİ(Uluslar
arası Fuarlar Birliği) kongresine katılacağız. Nasip olursa(inşallah) önce
Hindistan’a varacağız. Birkaç gün sonra Endonezya’ya geçeceğiz. Dönüşte
Cidde’de inip Umre yapacağız. Programlı bir şekilde okumak ve bu seyahatten
azamî istifadeyi sağlamak istiyoruz.
Âdem
aleyhisselâmı okudum, İbrahim aleyhisselâmı tekrar okuyorum. Sonra Peygamber
efendimizi(sallallahü aleyhi ve sellem) okuyacağım.
Hindistan
ve Delhi hakkında bilgi derliyorum. Delhi evliyâlarını (rahmetullahi aleyhim
ecmaîn) okuyacağım. Gazneli Mahmud ve Delhi Türk İmparatorluğu kitaplarını
ayırdım. Cenâb-ı Hakk tam istifade etmeyi nasip eyleye.
Çocukluk
çağı denecek yaşlarımdan beri üç istikamete gitmeyi hayal ederdim; Şam-Bağdad,
Buhâra-Semerkand-Taşkent, Mekke-Medîne.
Geçen
yıl Allah-ü Teâlâ nasip etti, Bağdad, Kûfe, Necef, Kerbelâ, Medâyin, Samarra’yı
ziyâret etmiştik. Şimdi Delhi, Mekke, Medine…
İnşallah
diğer yerlerdeki mübarek izlere de yüz sürmek, bereketlenmek nasip olur.