TİRE, MART 1989


İzmir siyaset kokuyor.  Birkaç saat bile olsa belediyeden uzaklaşıp, zihnimizi boşaltmalıyız. Gideceğimiz yer gönlümüzü de ferahlandırmalı.
Neresi olabilir?
Tire?
Neden olmasın?
Çoktandır tabiatını, sessizliğini özlediğimiz tenha belde. İbn-i Melek (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin rûhaniyeti, bereketi var orada. Çeyrek asırdır Ege’deyiz. Hiçbir kötü olayla gündeme gelmedi bu güzel belde. Resûl kardeşimle vurduk yola. Hava serin, uzak yamaçta kar izleri henüz kaybolmamış.
Anadolu’muzda Beylikler döneminde yetişmiş Hanefî fıkıh âlimlerinden.  Çok sayıda kıymetli eser bırakmış olan mübarek zât, Aydınoğlu Mehmed Bey’e ders okutmuş. İbn-i Melek Medresesi diye bilinen bu medreseyi de Mehmed Bey yaptırmış. İbn-i Melek hazretleri vefat edinceye kadar bu medresede hem müderrislik yapmış, hem de usûl, fıkıh, hadîs ve tasavvufa dâir birçok kıymetli eserler kaleme almış.  Hicrî 801(m. 1399) de vefat etmiş. Tire’nin sırtını dayadığı dağ, sanki mubârek zâta hürmeten ayağa kalkmış da saygıyla kabrini gözetir gibi duruyor…
Havanın serinliğine rağmen, türbeden ayrılmak istemedik. İkindi namazımızı kılıp, gönlümüz ferahlamış olarak döndük.